HABER DETAYI

Mayıs 21, 2025 9:37 am

Kolesterol Tedavisinde Kişiselleştirilmiş Yaklaşıma Geçiliyor

Kolesterol Tedavisinde Kişiselleştirilmiş Yaklaşıma Geçiliyor

Kolesterol Tedavisinde Kişiselleştirilmiş Yaklaşıma Geçiliyor

Son dönemde genç yaşta görülen kalp krizi vakaları, kolesterol yüksekliği ve buna yönelik tedavileri yeniden gündeme taşıdı. Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özlem Esen, kolesterol tedavisinde bireye özel yöntemlerin önem kazandığını belirtti.

Kolesterolün Vücutta Üstlendiği Kritik Rol

Kolesterolün, vücudun temel yapı taşlarından biri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Esen, ancak yüksek seviyelerdeki kolesterolün damar sertliği ve kalp-damar hastalıkları riskini artırdığını ifade etti. Özellikle LDL (kötü kolesterol) yüksekliğinin kalp krizi, inme ve ani ölüm riskini ciddi ölçüde yükselttiğini söyledi.

Prof. Dr. Esen, “Kolesterol düşürücü ilaçlar, kalp krizi, inme ve ölüm riskini %25 oranında azaltıyor. Bu etkinlik bilimsel olarak kanıtlanmış durumda” dedi ve tedavide kişiselleştirme gerekliliğine dikkat çekti.

Türkiye’de Durum ve Genetik Etkenler

Türkiye’de kolesterol yüksekliği genellikle hareketsizlik ve obezite ile birlikte seyrederken, genetik geçişli (ailevi) hiperkolesteroleminin de yaygın olduğuna değinen Esen, “Bu bireylerin kalp krizi riski, sağlıklı bireylere göre yaklaşık 20 kat daha yüksek” dedi. Erken tanının önemine işaret eden Esen, özellikle Türkiye gibi yüksek riskli ülkelerde bu durumun daha fazla dikkate alınması gerektiğini söyledi.

Risk Değerlendirmesinde Yeni Yaklaşımlar

Artık kan örneklerinin aç karnına alınmasının çoğu zaman gereksiz olduğunu belirten Esen, bireysel ve toplumsal risk haritalarının tedavide rehber olarak kullanılmaya başlandığını söyledi. Sadece çok yüksek trigliserit değeri olan hastalar için açlık koşulunun önemli olduğunu belirtti. Ayrıca, Lipoprotein (a) düzeyinin bir kez de olsa ölçülmesinin büyük önem taşıdığını ifade etti.

Farklı ülkelerde risk düzeylerinin değiştiğini belirten Prof. Dr. Esen, “Örneğin Belçika, Fransa ve Danimarka düşük riskli ülkeler arasında yer alırken, Türkiye, Polonya ve Hırvatistan yüksek riskli grupta. Aynı kolesterol ve tansiyon değerlerine sahip iki bireyin bu ülkelerdeki risk profili farklı olabiliyor,” şeklinde konuştu.

Tedaviye Psikososyal Yaklaşım

Tek tip tedavi döneminin geride kaldığını ifade eden Esen, bireyin sosyal izolasyonu ve psikolojik stres seviyesinin dahi kolesterol tedavisinde göz önüne alınması gerektiğini belirtti. “Bir bireyin sosyal çevresi, stres düzeyi, hatta varsa psikiyatrik hastalıkları ve bağışıklık sistemi ile ilgili rahatsızlıkları bile kalp-damar riski üzerinde etkili,” dedi.

Doğru Bilinen Yanlışlar

Prof. Dr. Esen, toplumda kolesterolle ilgili yaygın yanlış algıları şöyle özetledi:

  1. Kolesterol sadece yiyeceklerden alınır: Aslında büyük kısmı karaciğer tarafından üretilir.

  2. Sadece yaşlılarda görülür: Genetik ve yaşam tarzı faktörleri gençlerde de etkili olabilir.

  3. Yüksek kolesterolde hemen ilaç gerekir: Öncelik yaşam tarzı değişiklikleridir.

  4. Yumurta kesinlikle zararlıdır: Ölçülü tüketildiğinde zararı yoktur.

  5. Bitkisel yağlar tamamen güvenlidir: Bazıları trans yağ içerdiğinden dikkat edilmelidir.

  6. Kolesterol düşürülürse tüm risk ortadan kalkar: Diğer risk faktörleri de dikkate alınmalıdır.

  7. Sadece aç karnına ölçüm yapılır: Yeni yöntemlerle açlık şartı çoğu zaman gereksizdir.

İlaçların Etkisi ve Takibi

Kolesterol düşürücü ilaçların “kalp krizine karşı emniyet kemeri” etkisi yarattığını söyleyen Prof. Dr. Esen, bu ilaçların yaşam kalitesini artırdığını ve tedavinin sadece ilaçla değil, sağlıklı yaşam alışkanlıklarıyla birlikte uygulanması gerektiğini belirtti.

İlaçların yan etkilerine de değinen Esen, “Kas ağrıları, karaciğer enzimlerinin yükselmesi ve nadiren de olsa kan şekerinde artış görülebilir. Bu yüzden tedavi mutlaka doktor kontrolünde olmalı” dedi.

Kaynak: BSHA

HABERE YORUM YAP

HABERE YAPILAN YORUMLAR

Hiç yorum yapılmamış.
DMCA.com Protection Status