Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), okul öncesi öğretmenlerine fazlasıyla angarya iş yüklendiğine dair önemli açıklamalarda bulundu.
Eğitim Sen’in resmi sitesinden yapılan açıklamada, öğretmenlerin velilerle iletişim kurmak amacıyla WhatsApp grupları oluşturmaya zorlanmasının başlı başına bir angarya olduğu belirtildi. Bu tür gayri resmi kanallarda eğitim faaliyetlerinin yürütülmesinin öğretmenlerin mesleki sorumluluklarının dışına çıktığını ve yıpratıcı durumlara yol açtığını vurgulandı. Ayrıca, okul öncesi eğitimin temel amaçlarından biri olan fırsat eşitliği idealinin, velilerden talep edilen katkı paylarının farklılaşması nedeniyle tamamen zedelendiği ifade edildi.
Farklı Okullarda Değişen Katkı Payları Eşitlik İlkesine Aykırı
Velilerin sosyoekonomik durumlarına göre değişen katkı paylarının okul ve sınıflar arasında büyük farklar oluşturduğu belirtildi. Örneğin, bir okul 300 TL, başka bir okul ise 1.800 TL katkı payı talep ettiğinde, eğitimde fırsat eşitliği sağlanamıyor. Hatta aynı okulda sabahçı ve öğlenci gruplar arasında bile farklı katkı payları alınması, velilerin sosyoekonomik durumlarına göre ayrım yapılmasına ve çocukların eşit eğitim hakkından yararlanmasının engellenmesine neden oluyor. Bu durum, “elverişsiz koşullardan gelen çocuklar için ortak eğitim ortamı yaratma” hedefiyle çelişiyor.
Aile Eğitim Bülteni ve Eğitimde İdeolojik Yaklaşım
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) “okul-aile iş birliğini güçlendirme” amacıyla hazırladığı Aile Eğitim Bülteni ve benzeri projelerle aileleri eğitime daha fazla dahil etmeyi hedeflediği belirtilirken, bu çalışmaların gerçekte iktidarın siyasi ideolojisini eğitimin her alanına yerleştirme gayesi taşıdığı ileri sürüldü. MEB’in Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli 2024 Okul Öncesi Eğitim Programı ile “Ailemle Eğitim Yolculuğum Projesi” uygulamalarının başlamasıyla birlikte okul öncesi öğretmenlerin karşılaştığı angaryaların arttığı vurgulandı.
Okul Öncesi Eğitim ve Öğretmenlerin Sorunları
Okul öncesi eğitimin, eğitim sürecinin en kritik aşamalarından biri olduğu, ancak öğretmenlerin yetersiz istihdam, yardımcı personel eksikliği, fiziki koşullar ve kalabalık sınıflar nedeniyle zorlandığı belirtildi. Gün boyu teneffüs bile yapmadan çalışan öğretmenlerin iş yükünün çok ağır olduğu ifade edildi. Ayrıca farklı programların uygulanması ve projeler nedeniyle öğretmenlerin sadece çocuk gelişimiyle değil, bürokratik işlerle de meşgul olduğu, Eğitim Bilişim Ağı (EBA) sistemine portfolyo dosyalarını yüklemek zorunda bırakılmaları gibi uygulamaların öğretmenlerin iş yükünü artırdığına dikkat çekildi. 36-68 aylık çocukların aynı sınıfta bulunması ise gelişim farklarını derinleştirerek öğretmenler için yönetimi güç bir ortam yaratıyor.
Eğitimin Laik Niteliğine Aykırı Uygulamalar
MEB’in aile eğitim materyallerinde dini söylemlere yer vererek eğitimin laik yapısına zarar verdiği belirtildi. Türkiye Maarif Modeli kapsamında “değerler eğitimi” adı altında sadece dini referansların programlara dahil edilmesinin farklı inançlara sahip aileler ve çocuklar için ayrımcılığa yol açtığı ifade edildi.
Okul Öncesi Öğretmenlerinin Angarya Yükü Kabul Edilemez
MEB’in aylık olarak yayımladığı Aile Eğitim Bülteni ile öğretmenlere fazladan sorumluluklar yüklendiği, içeriklerin paylaşımı ve raporlanmasının öğretmenlerin asli görevlerinden uzaklaşmasına sebep olduğu belirtildi. Bu uygulamaların eğitim kalitesine katkı sağlamadığı, öğretmenlerin hassas bir dönemdeki pedagojik görevlerini zorlaştırdığı vurgulandı. Ayrıca, velilerden alınan katkı payları eşitsizliği ve çocukların gelişim farkları çözülmeden bu tür uygulamaların sadece göstermelik kaldığı ifade edildi. Eğitimin kamusal, bilimsel ve laik yapısının korunması, öğretmen haklarının gözetilmesi ve çocukların eşit eğitim imkanlarına erişmesinin sağlanması gerektiği belirtildi. Öğretmenlerin bürokratik yüklerden kurtarılarak yalnızca eğitim faaliyetlerine odaklanması gerektiği sonuç olarak vurgulandı.
Anahtar kelimeler: okul öncesi, öğretmen, angarya, eğitim eşitliği, MEB
Kaynak: BSHA
